İçeriğe geç

Hasis ne demek din ?

Hasis Ne Demek Din? Bir Hikaye ile Anlamak

Hayatta bazen bir kelime, bir davranış ya da bir duygu öylesine derin izler bırakır ki, anlamını tam olarak kavrayana kadar insan kendini içinde kaybolmuş hissedebilir. “Hasis” kelimesi, çoğumuzun karşılaştığı ama belki de tam olarak ne anlama geldiğini anlamadığımız bir terimdir. Dini açıdan bu kelime, sadece bencillik değil, aynı zamanda kalpten gelen bir ıstıraptır. Bu yazı, hırs ve bencilliğin nasıl insanları sarstığını, duygusal olarak nasıl şekillendirdiğini anlamamıza yardımcı olacak bir hikaye sunuyor. Gelin, bir arkadaşlık hikayesinin içinde “hasis” olgusuna bakalım.

Bir Arkadaşlık, Bir Duygu, Bir Sorun

Ayşe ve Kemal, üniversite yıllarından beri çok yakın arkadaşlardı. İkisi de hayatlarını büyük bir inançla yaşıyor, dini sorumluluklarını yerine getirmeye gayret ediyorlardı. Kemal, genellikle çözüm odaklı, analitik bir yaklaşım sergileyen, duygularını fazla dile getirmeyen bir insandı. Ayşe ise tam tersine, ilişkilerinde her zaman empatik, başkalarının duygularına duyarlı biriydi.

Bir gün, Kemal büyük bir iş fırsatı yakaladı. Ayşe’ye bu gelişmeyi heyecanla anlatırken, Ayşe’nin yüzü birden soldu. Başarısını kutlamak bir kenara, Ayşe, Kemal’in fırsatını sadece kendisine ait görmek yerine, daha geniş bir şekilde paylaşmayı dahi düşünmediğini fark etti. Kemal için bu başarı, sadece kişisel bir zaferdi. Ayşe’nin kalbine dokunan şey ise, bu başarının hiçbir şekilde toplumla paylaşılmadan, sadece bireysel bir hırs olarak görülmesiydi. Ayşe, Kemal’in bu yaklaşımını bir “hasislik” olarak tanımladı.

Hasislik ve Dinin Perspektifi

Dinin öğretilerine göre, “hasis” kelimesi sadece cimrilik veya bencillik anlamına gelmez. Bunun ötesinde, kalbin insanlardan ve toplumdan kopması, başkalarına yardım etme arzusunun yerini yalnızca kişisel çıkarların almasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde, “Gerçek hasislik, başkalarına yardım etmemek, sadece kendi çıkarlarını düşünmek, fakat bunun yanı sıra inancını da bozan bir tutum sergilemektir” demiştir.

Kemal’in durumuna baktığımızda, aslında onun “hasis”liği, sadece maddi kazanç elde etme arzusundan ibaret değildi. Aynı zamanda, başarısını paylaşma konusunda bir içsel daralma yaşaması, kalbinin bu başarıyı sadece kendi çıkarları doğrultusunda görmesine neden olmuştu. Ayşe, bu durumu fark ettiğinde üzülmüştü, çünkü onun için arkadaşının başarısı, sadece onun değil, tüm topluluğun başarısıydı. Din, başkalarına yardım etmeyi, paylaşımlar yapmayı ve toplumun refahını gözetmeyi öğütler. Kemal’in bu dar bakış açısı, Ayşe’nin din anlayışıyla çatışıyordu.

Empatik Bir Bakış: Ayşe’nin Tepkisi

Ayşe, Kemal’in içinde bulunduğu duygusal durumu anlamaya çalıştı. Onun hırsını ve başarıya olan tutkusunu anlamak önemliydi, ancak Ayşe’nin gözünde “hasis”lik, sadece bir başkasının başarısını paylaşmamak değil, kalbinin daralması ve Allah’ın verdiği nimetleri sadece kendine saklama düşüncesiydi. Kemal, bir gün Ayşe’ye şöyle dedi: “Bu fırsatı kimseye anlatmak istemiyorum, sadece benim olmalı. Başkalarının düşünceleri beni etkilemesin.”

Ayşe, içten içe bunun sadece Kemal’in düşüncesi olmadığını, aslında kalbinin bu dar bakış açısının da bir yansıması olduğunu fark etti. Ayşe, Kemal’e karşı duygusal bir empati göstererek, “Başarılar insanın yalnızca kendi için değil, toplum için de faydalı olmalı. Allah’ın verdiği her şey, paylaşmak için vardır. Bu senin zaferin, ama onu paylaştıkça anlam kazanır.” dedi. Bu sözler, Kemal’in iç dünyasında küçük de olsa bir farkındalık yarattı.

Hırs ve İman: Hasisliğin Dinî Yansıması

Kemal’in yaşadığı bu içsel çatışma, aslında dini bakış açısının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Hırs ve arzular insana Allah’tan gelen nimetleri sahiplenme duygusu yaratabilir. Ancak bu, dinin öğretileriyle ters düşer. Din, maddi başarıların paylaşılmasını, yardımlaşmayı ve toplumun faydasını gözetmeyi öğütler. Kemal’in hırsı, dini anlamda bir daralma yaratmış ve onun kalbi, gerçek mutluluğa ulaşmak için gereken açık kalp ile uzaklaşmıştı.

Ayşe, arkadaşını bu konuda uyandırarak, onun sadece maddi başarıya değil, manevi başarıya da odaklanmasını sağladı. Zamanla Kemal, başarısını çevresiyle paylaşmayı, yardım etmeyi ve daha geniş bir perspektiften bakmayı öğrendi. O an, bir insanın sadece maddi başarıya değil, manevi anlamda da büyümeye ve paylaşmaya ne kadar ihtiyacı olduğunu kavradı.

Sonuç: Hasislik ve Toplumda Duygusal Bağlar

Kemal ve Ayşe’nin hikayesi, bize “hasis” kelimesinin sadece bencillikten ibaret olmadığını, aynı zamanda kalbin daralması ve toplumla bağ kurmama gibi derin anlamlar taşıdığını gösteriyor. Din, insanları birbirine bağlar, yardımlaşmayı teşvik eder ve maddi başarıları sadece kişisel çıkarlar için değil, toplumun faydası için kullanmayı öğütler.

Peki ya siz, hayatınızda hasislik yaşadınız mı? Hırsınız, zaman zaman sizin de kalbinizi daraltıp sizi sadece kendinize odaklanmaya mı yönlendirdi? Ya da başkalarının “hasis”liğine tanık oldunuz mu? Yorumlarda bu duyguyu nasıl hissettiğinizi bizimle paylaşmak isterseniz, çok seviniriz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
cialismp3 indirelexbet yeni girişprop money